Kırmızı et severlerin ‘kontrolü kaybettiği’ mekanları sıralasak, steakhouse formatlı işletmeler hiç zorlanmadan ilk sıraya oynayabilir. Etin “pür” halini olabildiğince korumaya odaklanan steakhouse
şefleri, mühürleme yöntemini kullanıyor. Yüzlerce derece sıcaklıktaki ızgaranın
üzerine atılan etin üst tabakası, hızlı ateşten dolayı sert bir tabakaya
dönüşüyor. Böylece etin dış bölümünün sıvı geçirgenliği sona eriyor. İç
kısımdaki sulu bölüm, buharlaşarak kendi kendini pişiriyor. Dış yüzeyi koyu
kahve tonlarını yakalayan et, kesildiğinde iştah kabartan pembe bir kesit
sunuyor. Steakhouse menüleri de bazı özellikleri ile diğer restoranlardan
ayrılıyor. Sipariş sürecinde, Türklerin çok da alışkın olmadığı bir ölçek
kullanılıyor.
Etin ağırlığı, Türkiye’deki resmi ağırlık birimi olan “gram”
yerine, “ounce” ile ifade ediliyor. Kısaltması “oz” olan “ounce”un 1 birimi, 28
grama denk geliyor. Steakhouse menüsünde “10 oz” şeklinde anılan porsiyon, 280
grama eşit oluyor.
LONDRA’DA BAŞLADI
Steakhouse kültürünün tarihine indiğimizde, 1690’lara uzanıyoruz.
Yaklaşık 325 yıl önce Londra’da “chophouse” ismiyle hizmet vermeye başlayan
mekanlar, geleneksel servis yöntemleri ile 19. yüzyılda tüm Avrupa’ya yayılıyor.
Bir rivayete göre, bu dönemde chophouse konseptli mekanlar sadece erkeklere
hizmet veriyor. Aynı yüzyılda Amerika’ya yayılan konsept, “steakhouse” adını
alıyor ve gelişimini hızlandırıyor. Bu hafta okyanusun ötesindeki steakhouse
kültürünü, Ankara’ya taşıyan bir mekanı ziyaret ettim.
145 YILLIK EKMEK
Söğütözü’ndeki JW Marriott Otel bünyesinde hizmet veren JW
Steakhouse, dünyanın farklı noktalarındaki tüm şubeleri ile aynı özellikleri
taşıyor. JW Steakhose’da yemek, sıcak bir tava içerisinde sunulan “Parker House”
ekmeği ile başlıyor. Görüntü olarak, Türk fırınlarında görmeye alışkın olduğumuz
çiçek ekmeği andırıyor. Fakat, Boston’daki Parker House Hotel’de 1870’lerde
geliştirilen bu ekmek, aynı mekanda bugün de servis ediliyor olması ile tarihi
bir gıda ürünü olma özelliğini taşıyor. Parker House ekmeklerine tereyağ ile
fındık külü, bal, biberiye ve fındık esansı ile oluşturulan siyah hardal eşlik
ediyor. Sipariş için karar vermeye çalışırken bu üçlüyle açlığınızı
bastırabilirsiniz. Ekmeğinizin üzerine deniz tuzu eklemeyi unutmayın. Özellikle
siyah hardal, denenmesi gereken farklı bir lezzet.
EKŞİ KREMALI ISPANAK DİP
Mekandaki ilk siparişiniz, ‘Kansas City’ steak çorbası olabilir.
Patates, bezelye, havuç, mısır ve biftek parçalarının stok et suyunda
pişirilmesi ile hazırlanan çorba lezzetli bir açılış yapmanızı sağlıyor.
Başlangıç sürecini zenginleştirmek isteyenler için önerim; ‘ıspanak dip’ olacak.
Krema, krem peynir, sarımsak ve soğan ile hazırlanan yoğun kıvamlı dip sosa,
ekşi krema ve salsa sos eşlik ediyor. Geniş bir tabakta tortilla cipsleri ile
birlikte sunulan dip sos, keyifli anlar yaşatıyor. Cipsin üzerine önce ıspanak
dip, ardından ekşi krema ve son olarak da salsa sosu ekleyerek, keyifle mideye
indirebilirsiniz. Deniz mahsulü sevenler ise yavru kalamar tavayı deneyebilir.
Tartar sos ve kalamarda kullanılan kaplamanın “Old Bay” adlı Amerikan çeşnisi
zenginleştirildiğini öğrendim. Yemeğinin yanında salatasız yapamayanlara
tavsiyem, chop salad olacak. İçinde taze fasulye ile kabağında aralarında
bulunduğu onlarca çeşit sebze ve peynir var. Üzerinde ise lezzetli soğan
halkaları bulunuyor.
900 GRAMLIK TOMAHAWK
Yemekte önce gözünü doyurmak isteyenler, mekanın menüsündeki
“Tomahawk” adlı kemikli eti seçebilir. 32 oz’luk et, yaklaşık 900 gram ağırlığa
sahip. Sınırlı sayıda üreltildiği için her zaman servise sunulamadığını
hatırlatmak gerekiyor. Orta derecede pişen Tomahawk’ın içinden çıkan pembelik,
iştah kabartıyor. Mekana tek başına gittiğinizde Tomahawk’ı bitirebilmek çok
zor. Büyük porsiyonlar, her sunumda, Amerikan restoranında olduğunuzu
anımsatıyor. Kişisel porsiyonlu bifteklerden ‘fileto’ ve ‘New York Strip’in
tadına baktım. Etin en yumuşak halini sevenlere önerim fileto olacak. 6, 8 ve 10
oz’luk porisyonlar şeklinde servis ediliyor. Yumuşaklıkta, küşleme ile
yarışabilecek seviyede olduğunun altını çizelim. Dananın bel bölgesinden çıkan
kalın, şerit halindeki bonfilenin, bütünlüğü bozulmadan, yüksek ısıda
pişirilmesi ile elde edilen New York Strip de kırmızı et severleri mutlu
edebilecek seçeneklerden biri oluyor. Strip’in porsiyonu da 10 oz ağırlığında.
Steaklerde “çok pişmiş” seçeneğini tercih ederseniz, pişmanlık yaşayabilirsiniz.
Etinizin üzerine deniz tuzu ve karabiber ekleyerek, aldığınız lezzeti
artırabilirsiniz. Etler sadece közlenmiş domates ile birlikte servis ediliyor.
Çevresini zenginleştirmek isterseniz, menüdeki ganitür alternatifleri arasından
tercihte bulunabilirsiniz. Sızma zeytinyağlı ızgara kuşkonmazın favori
garnitürüm olduğunu hatırlatmak istiyorum.
AİLE BOYU SUFLE
JW Steakhouse’un tatlı kapanış seçeneklerinden, cheesecake ve
çikolatalı sufleyi denedim. Tatlı porsiyonları da Amerikan restoranında
olduğunuzu bir kez daha hatırlatıyor. Philadelphia peyniri ile yapılan
cheesecake yoğunluğu ile damak dolduruyor. Geniş metal bir tencerede hazırlanan
“ılık üç çikolatalı pud”, sufleye benzer görünümüyle birkaç kişinin tatlı
krizini sona erdirebilicek büyüklükte... Vanilyalı dondurma ile birlikte servis
edilen pud, favori tatlı kapanış seçeneğim oldu.
MENÜDE NE VAR
- Biftek çorbası 19 TL
- Ispanak dip 23 TL
- Fileto (6 oz) 45 TL
- New York Strip 53 TL
- Tomahawk 139 TL
- Cheesecake 15 TL
- Ispanak dip 23 TL
- Fileto (6 oz) 45 TL
- New York Strip 53 TL
- Tomahawk 139 TL
- Cheesecake 15 TL
JW Steakhouse Ankara adres ve telefon:
Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad. No:1 Söğütözü/Ankara
0312 248 8888
0312 248 8888