Balık Ağa'da denizlerin lezzet sezonu

Takvimler 1 Eylül’ü gösterdiğinde Türkiye’nin üç bir yanı heyecana kapılır. “Rastgele” deyip, demir alan kaptanlar, ağlarını mavi sulara bırakıp beklemeye koyulur. Tüm bunlar; avlanma yasağının sona erdiğini, sahil kokusunun en lezzetli hali ile sofralara taşınmaya başlayacağını müjdeler. Balık sever Ankaralılar da denizleri olmamasına karşın, avlanma yasağının bitişini büyük heyecanla bekleyenler arasında yer alır. Başkentlilerin deniz mahsullerine gösterdiği ilgiye duyarsız kalamayan işletmeciler, son dönemde Ankara’da bir biri ardına balık mekanları açıyor. Deniz ürünleri konusunda maharetlerini yarıştıran şefler mutfakta ter dökerken, Başkentliler de nezih sofralara konuk olma şansı elde ediyor. Bu hafta Başkent’e denizi taşıyan restoranlar arasına henüz katılan bir mekanı ziyaret ettim.

BEŞ PEYNİRLİ GİRİT

Çankaya Ahmet Mithat Efendi Sokak’ta hizmet vermeye başlayan Balık Ağa, çiçeği burnunda bir mekan. Dışarıdan bakınca, iç mimarisi ile “Ben buradayım” diyen restoranda masanıza kurulmadan önce geniş meze tezgahına uğramanız gerekiyor. Seçenekler arasında kaybolmamanız için ufak dokunuşlar ile keyifli hale getirilen bazı mezelerden söz etmek istiyorum. Tavsiyelere kulak verip, bu süreci kısa tutarsanız, Balık Ağa’nın ikramı olan zeytin ve sıcak mısır ekmekleri ile mezeler masanıza ulaşana dek vakit geçirebilirsiniz. Meze tabağıma ilk eklediğim seçenek, beş farklı peynir, Antep fıstığı ve ceviz ile yapılan Girit ezmesi oldu. Ezine peynirli versiyonuna alışkın olan bünyelere farklı bir deneyim sunan ezmede; tulum, keçi, kelle ve Maraş peyniri de kullanılıyor. Ceviz parçacıkları ve bütün Antep fıstıkları ile renklenen ezmenin tadına bakmalısınız. Balık restoranlarında meze avcılığı yapanlar için önerim, acılı somon marin olacak. Adında geçen “acı” sözcüğü korkutmasın, rahatlıkla yenilebilir. Somon parçacıklarına; domates, çok az çemen, pul biber, sarımsak, zeytinyağı, turşu suyu ve kapari ekleniyor. Meze faslını renklendiren bir alternatif...

NORVEÇ SOMONUNA AFYON KAYMAĞI

Somonun tat kattığı bir başka meze ise pati oluyor. Fümelenmiş ince somon filetolarına sarılan yengeç bacakları, suşi severlere göz kırpıyor. Peki Norveç denizlerinin “kırmızı” etli balığı somonu, Afyon kaymağı ile birlikte düşündünüz mü? Göz ve damak için farklı bir deneyim. Tadına bakmanızı tavsiye ederim. Kalamarda kızartma ve ızgaraya alternatif arayanlar dolmayı deneyebilir. Böylece kalamar, ara sıcaktan başlangıca taşınabilir. Tadına baktıklarım arasındaki ince kıvamlı bakla fava, hardallı karides, patlıcanlı atom, bol zeytinyağlı börülce, pazı ve lahana sarmaları da diğer tavsiyelerim olacak. Ayrıca Hazar Denizi’ne bir yolculuk yapmak isteyenler, bölgenin karakteristik deniz canlısı morinadan yapılan balık pastırmanın tadına bakabilir.

LOKUMLAR TEREYAĞDA

Meze çeşitlerinin tümünü denemeye kalkıp, mideyi doldurunca ara sıcaklardan mahrum kalmanızı istemem. Bahsedeceğim üç keyifli ara sıcak için boş yer bırakmak elinizde... Ahtapot, karides ve yengeç parçacıklarından oluşan karışımın üzerine levrek filetolarının sarılması ile oluşturulan balık lokumları, üzerine keçi peyniri ve krema karışımı dökülerek tereyağa bırakılıyor. Güveçte pişen balık lokum, masada kavga çıkarabilir. Karadenizlilerin mutlaka hatırlayacağı hamsili pazı sarma da Balık Ağa’nın ara sıcak seçenekleri arasında bulunuyor. Izgarada pişen bütün hamsilere; kaşar peyniri, kekik, sarımsak ve zeytinyağı ekleniyor. Bu karışımın üzerine pazı yaprağı sarılınca ortaya nefes bir geçiş yemeği çıkıyor. Hamsi sezonu kapanmadan denememeniz durumunda, gelecek seneyi beklemek zorunda kalabilirsiniz.

VANTUZLARI ÜZERİNDE

Mekanın ara sıcak seçenekleri arasında yer alan fakat ana yemek niyetine iki porsiyon yenilebilecek ahtapot ızgaradan bahsetmemek olmaz. Ankara’nın kış koşullarında güneşte kurutma gibi bir imkan olmasa da Yunan usulüne yakın bir kıvam yakalayan ahtapot ızgara, vantuzları üzerinde servis ediliyor. Soya ve nar ekşisi eklenen bir sosla marine edilen lezzetli bacakların üstüne taze soğan parçaları, altına ise fesleğenli patates kavurma seriliyor. Ahtapot ızgaranın en sade halini sevenlerden olmama karşın bu tarzı keyifli bulduğumu belirtmeden geçemeyeceğim.

MEZE Mİ YOKSA BALIK MI

Deniz ürünleri sunan restoranlardaki meze ve ara sıcak çeşitliliği zaman zaman ana yemeğe varamadan midenin tam kapasiteye ulaşmasına neden olabiliyor. Bu iki faslın ardından hala yeriniz varsa, balık siparişi verebilirsiniz. Aslında menüsü deniz mahsüllerinden oluşan mekanlara gitmeden önce balık mı yoksa meze mi yeneceğine önceden karar vermek gerekiyor. Tadına baktığım ızgara deniz levreği ve sarıkanat lezzetli seçenekler oldu. Balıklar; peynirli istiridye mantarı, soğan, roka, turp ve fesleğenli kavurma eşliğinde servis ediliyor.

ISPANAKLAR TATLI OLDU
Tüm yemeklerin sonunda olduğu gibi balık faslının ardından da tatlı kapanış yapılması taraftarıyım. Keza tatlısız kalktığım masanın bir bacağı eksikmiş gibi hissediyorum. Balık Ağa’nın menüsünden cevizli kabak, kabak sufle ve ıspanak tatlısını denedim. Krema kıvamındaki kabaklar tam not aldı. Ayrıntısına girmiyorum, aynı kabaktan bulabilirseniz sakın kaçırmayın. İrmik ve kabaktan yapılan kabak sufle ise limonlu şerbeti ile farklı bir tatlı. Sırrını öğrenemediğim ıspanak tatlısı ise mekanda yaşayabileceğiniz ilginç bir lezzet deneyimi vaadediyor. Bu arada yemeğin sonunda gelen tatlıların kapanış ikramı olduğunu hatırlatmakta fayda var.

MENÜDE NE VAR

- Mezeler    8-11 TL
- Balık lokum    18 TL
- Hamsili pazı sarma    8 TL
- Ahtapot ızgara    26 TL
- Balılar     Günlük

Balık Ağa adres ve telefon:
Güzeltepe Mh. Ahmet Mithat Efendi Sk. No:14 Çankaya/Ankara
0312 442 6222