Hatay, görece küçük bir şehir olmasına karşın bir kez ziyaret edildiğinde büyük mutfağıyla hafızaya kazınır. Tüm dinleri bir araya getirdiği gibi olağanüstü lezzetleri de aynı
kent içinde buluşturur. Öyle bir mutfaktır ki bir kez tadına varınca hep
eksikliğini hisseder hale gelirsiniz. İlk Hatay ziyaretimde yemek saati,
restoran yerine fırının komşusu olan bir kasaba götürüldüğümde şaşırmıştım.
Vaziyetin bir tazelik göstergesi olduğunu fark edip, o kağıt kebabını yedikten
sonra bu konu ile ilgili soru sormaktan vazgeçmiştim.
Budur Pide'de dört lezzet aynı hamurda
Çeşitlerinin sınırı hayal gücü ile çizilebilen unlu gıda pide; iç malzemesinin karışımı, kalitesi ve oranı ile ya iştahı artırır ya da yemekten soğutur. Maliyeti düşük pidenin hamuru cömert, iç malzemesi cimridir. Yerken bu orana dikkat etmek gerekir. Türkiye’nin dört bir yanında türlü türlü tarza sahip olan pidenin içinde kırmızı et, süt ürünleri, otlar aklınıza gelebilecek her şek kullanılabilir. Açığı, kapalısı, yuvarlağı, uzunu, kısası ve yumurtalısıyla pide Karadeniz’den Güneydoğu’ya farklı çeşitleriyle sofraları süsler. Düğün yemeklerinde mutluluğa, cenaze yemeklerinde kedere ortak olur. Gazlı içecekle tüketenler olsa da onun en iyi arkadaşı ayrandır. Soğumaması için üretim noktasına yakın bir yerde tüketilmelidir. Fazla hareketli mekanlarda seri imalat nedeniyle lezzeti azalabilir. Bu hafta Ankara’da sunum ve lezzetiyle standart pidecilerden ayrılan bir mekanı ziyaret ettim.
Franco Burger - Bahçelievler'in Amerikan'ı
“Türkiye’de en fazla tutan Amerika kökenli yemek nedir?” diye
sorsak, şüphesiz herkes “hamburger” yanıtını verir. Fakat hala birçoğumuz için
hamburger, her köşe başındaki zincir mekanlarda tüketilen ve “sağlıksız” olduğu
düşünülen bir gıda türü. Çok tanınmış zincir restoranlar ile ilgili son oluşan izlenim bu yönde. Fakat ABD’de denediğim Johnny Rockets ve Bad
Dady’s burgerları, çok tanınan zincir fast-foodların aksine fazlasıyla
lezzetliydi. Son dönemde Ankara’da, Amerika’dakilere benzer hamburger yapan
mekanlar açıldı.
Evin Döner'de Erzincan tadıyla dönerden fazlası
Erzincan sokaklarında herhangi birine, “Bu şehirde ne yenilir?” sorusunu yöneltenlere verilen yanıtlar arasında “döner” mutlaka bulunur. Ankara ile de anılan meşhur yemeklerin arasında yer alsa da döneri
özel kılan şey, yapımında kullanılan et oluyor. Erzincan yaylalarında kekik
yiyerek beslenen hayvanlardan elde edilen et, şişe takıldığında ortaya bambaşka
bir lezzet çıkıyor. Uzun yıllar, ayaküstü mekanlarda “karışımlı” döner yemek
zorunda kalan Ankaralılar, son dönemde “iddialı” mekanların sayısının artması
ile birlikte dönerden fazlasına kavuştu. Dönerin, ekmeğin arasından pidenin ya
da pilavın üstünden başka bir platforma taşınmaması da seçenekleri azaltıyordu.
Bu hafta Başkentlilerin döner alışkanlıklarını değiştireceğini düşündüğüm bir
mekanı ziyaret ettim.
Hanedan Kebap'ın tepsi lezzetleri
Vejeteryanlığın popüler olmadığı ülkemizde her öğün et ile beslenmeyi alışkanlık haline getirenlerin sayısı bir hayli fazla. Şanlıurfa ve Diyarbakır’da kahvaltıyı ciğer kebap ile yapanlara,
Ankara’da uyku öncesi kokoreç yiyenler ekleniyor. Yeşilliklerin bolca yetiştiği
Ege’de dahi kırmızı ete hayır denmez. Hal böyle olunca mangal kültürü, doğudan
batıya ülkenin dört bir yanına uzanıyor. Ev dışında protein ağırlıklı beslenmek
bazen cüzdanı zorlayabilir. Menü fiyatlarıyla bu alışkanlığı daha düşük masrafla
çözebilecek mekanlara yönelmek gerekiyor. Kalabalık başlangıç ikramları ile
konuklarının önce açlığını giderip, daha sonra et ürünlerinin keyfini
çıkarmasını sağlayan mekanların sayısı son dönemde artış gösterdi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)