Zamanı dar olanlara fayda sağlasa da “hızlı tüket” kültürü, maalesef “lezzet” beklentilerini karşılayamıyor. Bu durumda birbirinin kopyası mekanların yan yana dizildiği semtler, keyif için değil sadece zorunluluktan gidilen adreslere dönüşüyor. Bir dönem simit ve çiğköfte dürümün hüküm sürdüğü, Ankara’nın
hareketli muhiti Kızılay ve çevresi bu duruma örnek teşkil ediyordu. Fakat son
zamanlarda ardı ardına açılan mekanlar, semtin kaderini değiştireceğe benziyor.
Bölgede oluşturulan şık alternatifler, Kızılay’ın eski ihtişamlı günlerine göz
kırpıyor. Bu hafta Kızılay’dan Tunalı’ya uzanan güzergahta, dışarıdan
bakıldığında kolayca keşfedilemeyecek bir mekanı ziyaret ettim.
Tato Restaurant - Çölyak hastaları için glutensiz mutfak
Kebaba eşlik eden lavaş, köftenin hem içine karışan hem de üzerini saran ekmek, “susamlı kebap” adıyla da anılan çıtır simit, pizza hamuru, hamburger ekmeği ve daha niceleri... Türk ya da dünya mutfağının büyük bölümüne hakim olan tahıl katkılı yiyeceklerden kaçabilmek pek mümkün değil. Eğer sıkı bir protein diyetinde değilsek bu lezzetlerin tümünü üzerine fazla kafa yormadan mideye indiriyoruz. Peki çevremizdeki her 100 kişiden birinin bu “lükse” sahip olmadığını biliyor musunuz? Tahıl ürünlerinin bünyesinde barındırdığı gluten, çölyak hastalarının yaşamını kabusa çeviren bir alerjiye neden oluyor. Glutenli ürünler ile temas etmiş herhangi bir yiyeceğin tadına bakan çölyaklılar, dayanılması güç acılarla baş etmek zorunda kalıyor. Hal böyle olunca, onlar için dışarıda yemek yiyebilmek, sofradaki muhabbete ortak olabilmek fazlasıyla güç bir sosyal aktiviteye dönüşüyor.
Cihan Kebap - Soslu ve yoğurtlu ‘İskender sabrı’
Bir Bursalı ile iskender yerken, bu lezzetli et yemeği hakkında türlü öyküler dinleyebilirsiniz.
Daha önce hiç işitmemiş olanlar için birkaçını yazılı hale
getirmekte fayda olduğunu düşünüyorum. İskenderin özenli biçimde sunulduğu
mekanlarda, kızgın tereyağı, kebap servis edildikten sonra etin üzerine eklenir.
Kulaktan kulağa yayılan bir öyküye göre, bu kebabın mucidi dükkanının kalabalık
olduğu bir öğle saatinde yoğunluktan dolayı birkaç müşterinin kebabına tereyağı
eklemeyi unutur. Eksikliği fark eden usta, elindeki kızdırılmış tereyağı tavası
ile masaya gider ve konuklarından özür dileyip, kenarından yenmeye başlanmış
kebapların üzerine yağ ekler. Bu duruma tanık olan diğer konuklar, kebap
siparişlerinde tereyağının sonradan eklenmesini istemeye başlar. Böylece masada
tereyağ ekleme uygulaması bir ritüele dönüşür.
Döner Burger's - Kömür ateşi Kızılay’a düştü
Her ustanın kendine has terbiye yöntemiyle hazırladığı kıyma
katkısız ve kömürde pişen Ankara dönerini siz de aile büyüklerinizden
dinlemişsinizdir. Zaman içerisinde sayıları azalan ‘orijinal’ döner mekanları,
son dönemde yeniden popülerleşmeye başladı. Farklı terbiye çeşitleri ile
birlikte kömürde pişirme yöntemine dönüş, fast fooda merak salan gençleri de
tekrar dönere yöneltiyor. Yaşamın her alanına yansıyan ‘retro’ akımı, yeme
içmeye de sıçradı. Şüphesiz ki geçmişe dönüşün lezzet kaygısıyla yapılanı, eski
tatları özleyen bünyeleri mutlu ediyor. Bu hafta kömürde pişen klasik döneri,
sunumda farklılaştıran bir mekanı ziyaret ettim.
Çeşmi Kebap'ta batı mezeleri doğu sofrasında
Türk mutfağının geniş yelpazesi birbirini tamamlayan lezzetler ile farklı damak tadlarına hitap ediyor. Doğunun et ağırlıklı “ağır” yemekleri, batıya ilerledikçe yerlerini ot ve sebzelerin yoğun biçimde kullanıldığı “hafif” tatlara bırakıyor. Herbiri ayrı keyifli, her biri kendine has yöntemlerle hazırlanan bu yemekler arasında kıyas yapmak zor. Hal böyle olunca farklı kültürlerden gelen bu iki ayrı mutfak kültürünü aynı sofrada buluşturabilen mekan sayısı da sınırlı kalıyor. Bu hafta, Güneydoğu’nun dumanlı kebapları ile Ege’nin zeytinyağlı mezelerini aynı çatı altında sunan bir mekanı ziyaret ettim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)